Prof. Dr. Bilgen’den Biyoplastik Üretimi ve Türkiye’nin İlk Ekolojik Oyun Hamuru

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevreye zarar vermeyen malzemelerin üretimi ve kullanımına olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Bilim insanları da çevre dostu malzemeleri üretmek için araştırmalar yürüyorlar. Bu kapsamda Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Havva Duygu Bilgen’in TÜBİTAK destekli “Petrol Türevli Plastiklere Alternatif Biyoplastiklerin Geliştirilmesi ve Biyoplastik Granül Ham Madde Üretimi” isimli projesi büyük önem taşıyor. Projeyle, geleneksel petrol türevli plastiklerin yerini alan gıda endüstrisi atıklarından biyoplastik üretimi gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Havva Duygu Bilgen, 1512 TÜBİTAK BİGG Projesi kapsamında Tekno-Girişim Sermayesi ile kurulan BioMAR Mühendislik Ltd. Şti’nin bir akademisyen şirketi olduğunu, endüstriyel atıklardan biyoplastik granül ham maddesi üretimi üzerine çalışmalar yaptıklarını söyledi. Günümüzde, çevresel sorunlar ve sürdürülebilirlik konularının dünya genelinde giderek daha fazla ilgi çektiğini söyleyen Prof. Dr. Hava Duygu Bilgen “İklim değişikliği, plastik atık miktarının gün geçtikçe artması ve doğal kaynakların tükenmesi gibi sorunlar ise insanları daha çevre dostu çözümler aramaya yönlendiriyor. Bu bağlamda, biyoplastikler son yıllarda birçok araştırmacının çalışma konusu haline geldi.” dedi. Biyoplastiklerin geleneksel plastiklerin yerini alabilecek ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirebilecek ilgi çekici bir malzeme türü olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bilgen, biyoplastik üretiminde gıda atıklarının kullanılabilirliğinden yola çıkarak gıda fabrikasının atıklarıyla daha çevre dostu, doğada daha hızlı parçalanabilen ve doğal kaynakları koruma özeliği olan biyoplastik üretimine başladıklarını kaydetti.
“Geleceğin çevre dostu malzemeleri biyoplastikler”

Prof. Dr. Bilgen “Geleceğin çevre dostu malzemeleri olarak isimlendirilen biyoplastikler, biyolojik kaynaklardan elde edilen veya biyolojik olarak parçalanabilen plastik malzemelerdir. Genellikle bitkilerden örneğin mısır, patates, şeker kamışı veya mikroorganizmalardan, örneğin bakteriler, elde edilirler. Bu malzemeler, geleneksel petrol türevli plastiklerin yerini almak için tasarlanmıştır ve daha sürdürülebilir bir seçenek sunmaktadır. Biyoplastikler, fosil yakıtlardan elde edilen geleneksel plastiklere kıyasla daha düşük karbon ayak izine sahiptir. Üretimleri sırasında daha az sera gazı salınımına neden olurlar. Doğada daha hızlı parçalanabilen malzemelerdir. Bu durum, plastik atık sorununu azaltmaya yardımcı olur. Yenilenebilir kaynaklardan üretildiği için doğal kaynakların tükenmesini azaltır.” diye konuştu.
Biyoplastiğin maliyetinin çok yüksek olması nedeniyle üretiminin zorlaştığını ifade eden Prof. Dr. Bilgen “Dönümlerce araziye tonlarca patates, mısır ekimiyle biyoplastik üretilebilir. Ancak bunun maliyeti çok yüksek ve zaten nüfus artışı var. İnsanlar gıdayı başka bir amaçla kullanmak istemiyor. Gıda kıtlığı da yavaş yavaş yaşanıyor. Bu nedenle gıda dışında biyoplastiği hangi maddelerden üretebiliriz? konusunda araştırmalara başladık. Proje fikrim de buradan çıktı. Hem endüstriyel atık sorununu ortadan kaldırmak hem de atıklardan yararlı bir ürün elde etmek için endüstriyel atıkları kullanarak en etkin biyoplastik granüllerini oluşturmak için farklı formülasyonlar geliştirdik. Bu aşamada ise üretime yoğunlaşıyoruz.” dedi.
Ürün çeşitliliği ve sürekliliği açısından Ar-Ge çalışmalarının sürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Bilgen Türkiye’de ilk defa prototip şeklinde laboratuvar tipi biyoplastik üretim makinesini de üretiklerini, proje kapsamında hem granül formülasyon hem de makine üretimi kısmının yer aldığını söyledi. Ürettikleri ürünlerin analizlerini de yapacaklarını ifade eden Prof. Dr. Bilgen sonraki aşamanın boyutların büyütülerek fabrikasyon şeklinde granüllerin üretilmesi olduğunu vurguladı.
Üretilecek biyoplastik granüllerinin plastik endüstrisinde malzeme üreten tüm işletmelerde, proseslerinde herhangi bir değişikliğe ihtiyaç duyulmadan kullanılabileceğini ve bu sayede tamamen biyobozunur malzemelerin üretilebileceğini belirten Prof. Dr. Bilgen, “Biyoplastikler, özellikle tek kullanımlık tabak, kaşık, çatal, bıçak gibi malzemelerde tercih edilmektedir. Avrupa ve Amerika son birkaç yıldır bu tarz kullan at malzemelerin biyoplastikten üretilmesi şartını getirmiştir. Biyoplastik granüllerimiz de bir hammadde aslında. Ülkemizde biyoplastik malzeme üretimi yapan birkaç plastik üreticisi bulunmakta. Bu üreticiler ham madde olarak kullandıkları biyoplastik granüllerini ithal ettikleri için artan maliyeti satış rakamlarına yansıtmak zorunda kalıyorlar. Bu durum biyobozunur malzemelere talebin azalmasına sebep oluyor. Hem yerli üretim hem de atık kaynaklı üretim olması proje kapsamında geliştirilecek olan biyoplastik granüllerimizin piyasadaki rekabet gücünü de arttıracağından tüketiciye ulaşması da kolaylaşacaktır. Bu nedenle biyoplastik granüllerinin Türkiye’de üretimini sağlamaya çalışıyoruz.” dedi.

Prof. Dr. Duygu Bilgen

“Türkiye’deki ilk ve tek ekolojik oyun hamuru”

Prof. Dr. Havva Duygu Bilgen, şirketleri bünyesinde farklı çalışmalar da yürüttüklerini, bu amaçla da ekolojik oyun hamurları geliştirdiklerini söyledi. Ekolojik oyun hamurunu çocukların beğenisine sunduklarını belirten Prof. Dr. Bilgen “Plastiksiz yaşam üzerine danışmanlığını yürüttüğün uluslararası proje kapsamında kurulan ekolojik pazar bu fikrin ortaya çıkmasına sebep oldu. Kurulan bu pazarlarda daha sonra ekolojik oyun hamuru atölyeleri düzenleyerek ürünlerimizi çocuklara sunduk. Çocuklar ekolojik oyun hamurunun yumuşaklığı, kokusu, rengi ve oynamasının güzel olduğunu söylediler. Bu atölyelerde yeni üretilecek renkler konusunda da bize taleplerini bildirdiler. Onlardan onay aldık, sonra satışa sunduk. Bu aşamada ekolojik olduğunu kanıtlamak için de bir takım analizler yaptırmak istedik ancak Türkiye’de ekolojik oyun hamuru olarak isimlendirilen oyun hamurlarının onaylanması için net yönetmelikler ve standartlara ulaşamadık. Avrupa’da istenen standartları temel alarak yapılması gereken analizlere karar verdik ve ülkemizin güvenilir akredite laboratuvarlarında bu analizleri yaptırdık”. Prof. Dr. Bilgen, yapılan temel analizler ve eko-toksisite testlerinin ürettikleri oyun hamurlarının ekolojik olarak zararsız olduğunun ispatlandığının da altını çizerek “Türkiye’deki ilk ve tek ekolojik oyun hamuru olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.” dedi.

“Anne sütü ve insan kanında mikro plastiğe rastlanıldı”
Plastiksiz yaşam temeli üzerine çalışmalar yaptığı için kendi ürününde de petrol türevi plastik bulunmasını istemediğini belirten Prof. Dr. Bilgen, son zamanlarda mikro plastiğin insanlarda çok ciddi sıkıntıya yol açtığını, anne sütü ve insan kanında mikro plastiğe rastlanıldığının altını da çizdi. Özellikle pandemi döneminde çok fazla plastik kullanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Bilgen “O dönemde plastiklere her şeyi sarıp sarmaladık. Dünyada plastik kirliliği inanılmaz derecede arttı. Mikro plastiğin de ne kadar zararlı olduğunu artık biliyoruz. Bu nedenle ekolojik oyun hamurunun içinde, ambalajında ve saklama kabında kesinlikle plastik bulunmuyor.” diye konuştu.

“Oyun hamuru piyasaya sunulmadan analiz edilmelidir”
Ekolojik oyun hamuru üretim sürecinde CE belgesiyle ilgili araştırmalar yaptığını ifade eden Prof. Dr. Bilgen CE belgesinin Avrupa’da ürün satışı için gerekli olduğunu, Türkiye’de oyuncak satışı için CE belgesi zorunluluğu olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Bilgen şöyle konuştu: “Türkiye’de üretilen bir oyun hamurunu çocuğunuz yuttuğu ve rahatsızlandığı takdirde üretici firmaya başvurduğunuzda firma “Çocuğunuzun yediği başka bir şeyden kaynaklı sorun yaşamış olabilirsiniz” yanıtını verebilir. Bu durumun hiçbir garantisi yok. Firmayla ilgili bir mahkeme şikâyeti olursa analiz yapılıyor. Oysaki oyun hamuru piyasaya sunulmadan analiz edilmelidir. Çünkü hemen her çocuk oyun hamurlarının en az bir kez tadına bakmıştır. Olay gerçekleştikten sonra oyun hamuru analize gönderiliyor. Oyun hamurunun zararlı olmadığını hatta gıda saflığında olduğunu içeren bir belgesi olması gerekiyor. Bir Avrupa Standardı olan CE belgesi, kişinin ürettiği ürünün arkasında olduğunun taahhüt etmesidir. Yani firma ürünüyle ilgili testler yapar, sertifika hazırlanır ama kişi bunu kendisi de hazırlayabilir. Türkiye’de CE belgesi hazırlayan firmalar da bulunmasına rağmen bunları bir aracı kurum olarak görmek gerekli. Bu firmaların TSE gibi yetkileri bulunmamakta. Üretici gereklilikleri yerine getirdiğinde kendi sertifikasını da hazırlayabilir.” Türkiye’deki üretilen bir ürünün AB’ye satıldığında CE belgesinin araştırıldığını söyleyen Prof. Dr. Bilgen dosyada firmanın geçerli belgelerinin bulunmaması halinde satış izni alamadığını ancak sistemin Türkiye’de bu şekilde işlemediğini kaydetti. Prof. Dr. Bilgen “Türkiye’de denetimli üretilen birçok oyuncağın üzerinde gördüğümüz CE belgesini ne yazık ki merdiven altı ürünlerde de görüyoruz. Ancak bu durum ürünün gerçekten belgeli olduğunu, bir standardının bulunduğunu ve bir analizi olduğunu göstermiyor.” dedi.