Çoklukla bir fikrin düşünceden uygulamaya geçirilmesi olarak tanımlanabilecek girişim, hayatımızın her anında ve her alanında karşılaştığımız bir kavramdır. Buna göre; bir lise öğrencisinin gideceği üniversite ve bölüme karar vererek yaptığı meslek seçimi, bir üniversite mezununun girdiği iş, genç bir çiftin evlilik kararı alması, evli bir çiftin çocuk sahibi olmaya karar vermesi, bir ailenin başka bir yerde yaşamayı seçmesi veya yeni bir ev satın alması birer girişim örneğidir. Ancak girişim denildiğinde aklımıza gelmesi gereken çerçeve daha dardır. Bu açıdan girişimi; bir ürüne (mal veya hizmet), özellikle de yeni bir ürüne yönelik bir fikrin, fikir aşamasından başlayıp piyasaya sunulması da dahil ürüne dönüştürme süreci olarak ifade etmek, çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Girişim, sonucu bugünden belli olan bir kavram değildir, sonucu başarı da olabilir, başarısızlık da ve bu nedenle risk içerir. Ama asıl önemli olan, içerdiği riskten çok, söz konusu riskin ne kadarının göze alınacağıdır. Günümüzde girişimlerin yaklaşık %75’i başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Türkiye’de yeni kurulan işletmelerin; %24’ü iki yıl içerisinde, %51’i dört yıl içerisinde ve %63’ü altı yıl içerisinde yok olmakta, kurulan firmaların sadece %1.8’i 40 yıldan uzun süre ayakta kalabilmektedir. Firmaların varlıklarının sona erme nedenlerinin başında; sermaye, teknoloji ve talep yetersizliği, maliyet yüksekliği ve kötü yönetim gelmektedir.

Girişimci ve Girişimci Düşünce
İlk kez 18 yy.’da kullanılan girişimci (müteşebbis); kar elde etmek amacıyla mal ve hizmet üretmek için üretim faktörlerini en iyi koşullarda bir araya getiren ve riski üzerine alan kişi olarak tanımlanabilir. Girişimci için para ya da diğer maddi varlıklardan çok kendi içinde var olan girişimcilik ruhu, rasyonel davranış yeteneği ve motivasyon önemlidir (Müftüoğlu vd., 2005, s.12). Yaratıcı ve yenilikçi olmak, kaynakları değerlendirebilmek, esneklik, risk alabilmek, ön görebilmek, değer yaratmak, öncü olmak, organizasyon becerisi ve rekabetçi düşünce yapısı girişimci düşüncenin unsurlarıdır. İstihdam olanaklarını geliştirmesi, ürün ve süreçleri yenilik ve yaratıcılık tekniklerini kullanarak farklılaştırması, tam olarak giderilemeyen tüketici ihtiyaçlarını karşılaması gibi işlevleri, girişimciye hemen tüm toplumlarda özel bir önem atfedilmesine neden olur. Bu haliyle girişimci, girişimci düşüncenin de beşiğinde yer alır.
Hayal Gücü> Düşünce> Yaratıcılık> Yenilikçilik
Firma değer maksimizasyonunun hedeflendiği günümüz iş dünyasında, müşteriler için yüksek değer taşıyan unsurları sağlamaya odaklanan bir bakış açısı hakimdir. Bu ise; müşteri, süreç, paydaşlar ve sonuç odaklı iyileştirme, değişim, yaratıcılık ve yenilikçilikle mümkün olabilmektedir. Girişimlerin bir iş modeline ve buna bağlı olarak bir iş planına sahip olması gereklidir. İş modeli ve iş planı; her hangi bir firmanın, nasıl değer yaratıp dağıttığını ve finansal açıdan devamlılığını sağladığını içeren bir mantıktır.
İş Fikri > Doğrulama> İş Planı > Fon ve Kaynaklar> İşi Başlatma> Müşteri Arama
Girişimcinin İşlevleri
Girişimcilerin bir ekonomideki önemi işlevleri incelendiğinde daha iyi anlaşılacaktır. Üretim Sürecini Organize Etmek: Girişimciler, bir araya getirdikleri üretim faktörlerini (Girdi), oluşturdukları üretim sürecinde işleme tabi tutarak, ürün (Çıktı) elde etmeyi mümkün kılarlar. Rekabetçi bir ortamda piyasa paylarını korumak ve arttırmak için ürün geliştirmeye odaklanan girişimcilerin, bu çabalarının sonucu olarak hayatımıza hemen her gün yeni ürünler girmektedir.
Bir diğer deyişle rekabet ortamı, girişimcileri, piyasada var olma içgüdüsünden hareketle mevcut ürünleri geliştirmeye, yeni ürünler üretmeye, maliyetleri ve buna bağlı olarak fiyatları düşürmeye iter (Müftüoğlu vd., 2005, s.11). İş ve değer yaratma süreçlerinin tüm aşamalarındaki eşzamanlı gözetim ve denetimle ortaya çıkan kalite, performans ve verimlilik artışını da beraberinde getirecektir. Bunun için girişimcinin; dünyadaki gelişmeleri anlık olarak izlemesi, kendi yeterliliklerini objektif olarak belirlemesi, orta ve uzun vadeli geleceği güven altına almak için dinamik bir yol haritasına sahip olması gerekir (Bozkurt, www.dunya.com, Erişim tarihi: 13.07.2017).
Ürün Çeşitliliği Sağlamak: Küreselleşme olgusuyla birlikte artan liberal uygulamalar, tüketicileri ürün çeşitliliğinde (gamında) artış talep etmeye yöneltmektedir. Ürün çeşitliliği ise pazarlamayı kolaylaştırmakta ve müşteri kitlesini genişletmektedir. Ürün çeşitliliğini arttıramayan firmaların rekabette zorlanmakta ve çoklukla piyasadan silinip gitmektedirler. İşletmeler, çevreleri ile devamlı ilişki içinde bulunan canlı birer organizma olarak görüldüklerinden, varlıklarını devam ettirebilmek ve teorik olarak sonsuza dek uzanan yaşamlarını sürdürebilmek için değişen koşullara uyum sağlamak zorundadırlar (Müftüoğlu vd., 2005, s.11). Ürün çeşitliliğini arttırmak için; mevcut ürünlere ilişkin müşteri geri dönüşleri dikkate alınmalı, müşteri ihtiyaçlarının hangi düzeyde karşılandığı araştırılmalı, yeni akımlar izlenmeli ve ortaya çıkan sonuçlara bağlı olarak AR-GE çalışmaları yapılmalıdır.
İstihdam Yaratmak: Her yeni girişim ve bu girişimler sonucunda ortaya çıkan yatırımlar, yeni istihdam anlamına gelir. Mevcut ürünlerin üretim miktarını (kapasite), kalitesini ve ürün çeşitliliğini artırmaya yönelik yatırımlar, kullanılan teknolojiden bağımsız olarak iş olanağı sağlar. Yatırımın, sermaye-yoğun teknolojiden ziyade emek-yoğun teknolojiye dayalı olması durumunda, ihtiyaç duyulacak işgücü daha fazla olur. Piyasadaki rekabet ve büyüme stratejisine uygun biçimde, üretime ve/veya AR-GE’ye dönük olarak yurtdışı piyasalarda yapılan yatırımların, ilgili ülkenin işgücü piyasasına getireceği pek çok fayda bulunmaktadır. Buna bağlı olarak, söz konusu faydalar içerisinde yer alan istihdam ve refah artışı ile teknoloji kazanımı gibi nedenlerle, ekonomik gelişme düzeyine bakılmaksızın tüm ülkeler yabancı yatırımları teşvik etmektedir. Ancak, artan rekabet ve düşük kar marjlarının söz konusu olduğu sektörlerde, verimlilik artışı sağlamanın ilk ve öncelikli yolu işgücünü azaltmak olarak görülebildiğinden, ekonomi yönetimlerinin bu konuya yönelik olarak alacağı önlemler büyük önem taşımaktadır.
Burada değinilmesi gereken bir diğer konu da, istihdamın niceliğinin yanı sıra niteliğidir. Şöyle ki; gelişen teknolojiye bağlı olarak bu teknolojiyi kullanarak üretim yapabilecek işgücüne duyulan ihtiyaç da artacaktır. Vasıfları yüksek, teknolojiyi kullanabilen ve esnek üretime ayak uydurabilen işgücüne ulaşmak amacıyla girişimcilerce organize edilecek eğitim faaliyetleri, mevcut işgücünün düzeyini ve buna bağlı olarak kazancını arttıracaktır. Lastik, cam, otomotiv gibi yüksek uzmanlık gerektiren bazı sektörlerde, iyi bir teknik eleman, kendisine istihdam sağlayan firmaya büyük değer katabilir (www.dunya.com, Erişim tarihi: 30.06.2017). Artan uzmanlaşma ile birlikte benzer yatırımların gelmesi, o bölgedeki istihdamın ve refahın artışını da beraberinde getirmektedir. 1967 yılında OTOSAN’da seri olarak üretimine başlanan Anadol’un açtığı yolda, Bursa’da kurulan TOFAŞ-FIAT ve OYAK RENAULT fabrikalarıyla temeli atılan binek otomobil endüstrisinin, artan uzmanlaşma ve gelişen yan sanayiyle birlikte Kocaeli-Sakarya illerine doğru genişleyerek; TOYOTASA, ANADOLU HONDA, HYUNDAİ ASSAN ve FORD OTOSAN ortaklıklarındaki fabrikaların kuruluşunu teşvik etmesi, bu duruma örnek olarak verilebilir.
Yeni Piyasalar ve Satış Teknikleri Oluşturmak: Artan rekabet, firmaları varlıklarını korumak ve sürdürmek yolunda alternatifler aramaya yöneltmektedir. Bu alternatifler arasında, ürün çeşitliliğine ek olarak, yeni piyasalara yönelmek, esnek üretim ve satış tekniklerini kullanmak gibi uygulamalar gelmektedir. Yeni piyasalara yönelmek, işletmelerin mevcut büyüklüklerini korumaları ve büyümelerini mümkün kılabilmektedir.
Yeni bir pazarlama yöntemi olarak elektronik ticaret (e-ticaret), kendine giderek artan ölçüde yer edinmektedir. Uluslararası ölçekte pazarlamayı mümkün kılan elektronik ticaret; ürün özelliklerinin iletişim ağları aracılığıyla belirlenerek üretilmesi, satış ve pazarlama çalışmalarının söz konusu ağlar üzerinden gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir (Müftüoğlu vd., 2005, s.12).
Dijital teknolojinin sonsuz bağlantı olanaklarının ortaya çıkardığı yeni ekonomi ve değerler sistemi, herhangi bir elektronik araçla ulaşılan herhangi bir yerdeki üreticileri potansiyel rakip, tüketicileri de potansiyel müşteri haline getirmektedir (Bozkurt, www.dunya.com, Erişim tarihi: 13.07.2017). Bireyin öznel ihtiyaçlarını öne çıkaran bu durum, Endüstri 4.0 olarak adlandırılan ve kimilerince devrim olarak kabul edilen bir anlayışı da gündeme taşımıştır. Bizzat kendisinin kuracağı bir on-line satış platformu veya yaygın bir alışveriş sitesi üzerinden satış-pazarlama faaliyetlerine yönelmek, firmalar için giderek daha cazip ve zorunlu hale gelmektedir. Bu ve buna benzer tekniklerin geliştirilmesi, girişimcilerin üzerinde durmak ve ilerleme kaydetmek durumunda olduğu alanlardır.
Sermaye Birikimi Sağlamak: Yeni yatırımlar, sağladıkları katma değer artışı ile ekonomik kalkınmayı olumlu yönde etkilemekle kalmaz, aynı zamanda çoğaltan (çarpan) ve hızlandıran etkilerini de harekete geçirirler. Çoğaltan etkisi, bir ekonomide yatırımlar için yapılan harcamaların, GSMH’de kendilerinden çok daha fazla artışa yol açması olarak tanımlanırken hızlandıran etkisi, bir ekonomideki yatırım harcamalarının, yeni yatırımların yapılmasına yol açmasıdır. Böylece, girişimci sadece kar edip sermaye birikimini arttırmakla kalmaz, yeni yatırımların yapılmasını ve sermayenin tabana yayılmasını da sağlamış olur. Sermaye birikimi sağlamanın girişimciye yönelik en önemli faydası; yeni ürünler ve üretim teknikleri geliştirmek için AR-GE harcaması yapmak, üretim kapasitesini arttırmak, yeni ürün ve yurtdışı piyasalar da dahil yeni piyasalara yönelik araştırma yapmak için yeterli kaynağa sahip olmasıdır.
Girişimcilik Süreci
Girişimcilik sürecini anlamak, aşağıda sıralanan ve birbirini takip eden konuları açıklamayı gerektirir (Müftüoğlu vd., 2005, s.8-10).
Fırsatların Tespiti: Piyasada var olan ihtiyacın tespit edilerek nasıl karşılanacağı kararının verilmesi, girişim sürecinin ilk adımıdır. Yaratıcı ve yenilikçi yapıdaki girişimci, kendi öngörüsünün yanı sıra bazen dışarıdan kaynaklanan zorlamalar nedeniyle de fırsatları kovalamak durumunda kalır. Söz konusu dışsal baskılar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Müftüoğlu vd., 2004, ss.8-9):
- Teknolojik gelişme ve değişimler,
- Satın alma isteği ve alım gücünü etkileyen tüketim ekonomisindeki değişimler,
- Yeni akım ve standartları belirleyen sosyal değer ve ihtiyaçlar,
- Rekabeti etkileyen düzenleyici kurallar,
- Performans kriterleri,
- Merkezi planlama çalışmaları,
Girişimcinin temel özelliklerinden biri fırsatları görebilmesi ve değerlendirebilmesi olup fırsatlara yönelik olarak aşağıdaki unsurlara dikkat etmeleri önerilmektedir (www.hurriyet.com.tr, Erişim tarihi: 11.07.2017);
- Kaynakların etkin ve verimli kullanılması: Öz sermayenin ve beşeri sermayenin iyi yönetilmesi, karlı yatırım fırsatlarının bulunması ve yararlanılmasını kolaylaştırabilir. Bu cümleden olmak üzere; nakit varlıkların, teknolojinin ve zamanın da etkin ve verimli yönetilmesi elzemdir.
- Nakit yönetimi: Özellikle kriz zamanlarında açık pozisyonda kalmamak, küçülmek yerine alternatif finansman kaynaklarını araştırmak ve kullanmak yoluyla mevcudu korumak, bu tür dönemlerin hafif hasarla atlatılabilmesini mümkün kılabilir.
- Zaman yönetimi: Girişimcinin zamanı iyi yönetmesi ve kendisini girişime adaması, girişimin kısa sürede büyümesi ve karlı hale gelmesi için elzemdir.
- Teknoloji yönetimi: Üretim, satış ve iletişim teknolojilerinden haberdar olunması ve uygun görülenlerin kullanılması fırsatların görülmesini ve değerlendirilmesini kolaylaştırabilir.
- Alternatif finansman araçlarının bulunması: Daha çok ve çeşitli finansman kaynakları ile irtibatlı olunması ve/veya yeni yatırımcılarla tanışılması, elverişli fon kullanılmasını ve karlı yatırım fırsatlarından yararlanılmasını sağlayabilir.
- Faaliyet gösterilen sektörün takip edilmesi: Sektör ilişkilerini analiz etmek ve piyasa-
daki değişimleri görmek, yeni ürünler için ilham verici olabilir. - Müşteri isteklerinin anlaşılması: Müşteri taleplerinin ne yönde olduğu bilinirse, bunlara yönelik fark yaratan detaylara yönelmek suretiyle yeni fırsatlar yakalanabilir. Günümüzde kişiye özel üretim önemli bir fırsat kapısı olup yeni bir trendi temsil eden Endüstri 4.0 tarafından da desteklenmektedir.
- Orijinal fikre sahip olunması: Diğer firma ve ürünlerinin kopyalanmasındansa özgün fikirler peşinde koşulması, tercih edilirliği arttırabilir. Farklı yanların ortaya konulması, rekabetin fiyatın yanı sıra değer ve kalite unsurlarına dayanılarak yapılması da bunu oldukça kolaylaştırabilir.
- Farklı piyasalara ilişkin bilgi sahibi olunması: Piyasalardaki değişimler, örneğin ortaya çıkacak bir kriz, girişime katkı sağlayacak fırsatlar üretebilir.
- Girişim hakkında görüş alışverişinde bulunulması: Sektörün duayen ve fikir önderleri ile danışmanlık hizmeti veren kişi, kurum ve kuruluşlardan destek almak, öneri ve tavsiyelerini dinlemek girişimin başarısını arttırabilir.
Kaynakların Temini: Girişimcilik sürecinin ikinci aşamasını oluşturan kaynakların temini aşaması, ihtiyaç duyulacak kaynakların belirlenmesi ve nasıl kontrol edileceğine ilişkin karar verilmesini içerir. Önemli olan kaynakların çokluğu değil, ne kadar etkin kullanıldığıdır. Yatırımı, sadece duran varlık yatırımından ibaret görüp, döner varlık (işletme-çalışma sermayesi) yatırımları için yeterli kaynağa sahip olunmaması, girişimcilerin sıklıkla karşılaştıkları bir durumdur. Türkiye’de, yatırım maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle çalışma sermayesi temininde güçlük çekilmekte ve bu durum bırakın firmaların büyümesini, varlıklarını devam ettirmelerini
bile zorlaştırmaktadır (www.dunya.com, Erişim tarihi: 30.06.2017). Kaynak temininde,; bankalar, bankacılık dışı finansman kurumları, resmi/yarı resmi kurum ve kuruluşlar, girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, melek yatırımcılar ile girişim ortamı sunan diğer kurum ve kuruluşlardan yararlanılabilir.
Organizasyonel Yapı Kararı: İşletmenin hukuki yapısının (şirket türü), firma anayasasının, hiyerarşik yapının ve bürokrasinin nasıl olacağı kararının verildiği aşamadır. Verilecek karara bağlı olarak; ihtiyaç duyulacak çalışanların nicelik ve niteliği, tabi olunacak vergi, sosyal güvenlik ve muhasebe uygulamaları değişecektir. Yine; firmanın adı, logosu, tescil, patent ve kullanım hakkı gibi konular hakkında da bu aşamada karar verilmelidir.
Kaynakça:
Müftüoğlu, T., Ürper, Y., Başar, M., Tosunoğlu, T., (2004), Girişimcilik, Ed. Yavuz Odabaşı, 1. Baskı, Yayın No: 824, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Eskişehir.
Müftüoğlu, T., Ürper, Y., Başar, M., Tosunoğlu, T., (2005), Girişimcilik, Ed. Yavuz Odabaşı, 2. Baskı, Yayın No: 824, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Eskişehir. Bozkurt, R., (2017), Buzdağının Dibi,
https://Www.Dunya.Com/Kose-Yazisi/Hugo-Bossu-Nasil-Okudum/372306, Erişim Tarihi: 13.07.2017.
https://www.dunya.com/ekonomi/isletme-sermayesi-yetersizligi-sirketlerin-buyumesini-engelliyor-haberi-370115, Erişim tarihi: 30.06.2017.
http://www.edize.com/en-komik-karikaturler/47/naapiyon-len-denedim.html, Erişim ta rihi: 14.09.2017.
http://www.hurriyet.com.tr/girisim-firsatlarini-degerlendirirken-bunlara-dikkat-edin-40 510516, Erişim tarihi: 11.07.2017.
NOT: Bu çalışma, yazarın “Girişimciler İçin Yatırım ve Proje Analizi, Yenilenmiş 2. Baskı, 2018” adlı kitabından alıntılanmıştır